Söyleşi: Damla Göl

 

Karşımıza çıkan kitaplar farklı konularda, farklı üsluplarda ve farklı duygu yoğunluklarında oluyor genelde. Kendinizi iki kitap arasındaki geçişe nasıl hazırlıyorsunuz?

Sevgi Tuncay: Çok ve farklı kitaplar okuduğum için farklı konulara açık olduğumu söyleyebilirim, lakin üslup konusu tabii ki işin çok faklı bir boyutu. Mesela Monique Schwitter’in “Eins im Andern” adlı kitabın üslubuyla bayağı uğraşmam gerekti kendisi tiyatro yönetmeni ve oyuncu, bu yüzden de cümleler çok kısa kısaydı. Anlayıp toparlamak da bayağı emek harcamam gerekti. Eserdeki kültürel kavramları araştırıp anlamadan da düzgün bir çeviri yapmak imkânsız diyebilirim. Stefan Zweig’ın cümlelerinden ise sürmenaj olacaktım.

“…Sürmenaj olacaktım” kısmını biraz açar mısınız? Mesela ne zorlamıştı sizi?

Sevgi Tuncay: Stefan Zweig’ ı psikolojik ve felsefik yorumlarıyla anlamak gerçekten bir Alman için bile zordur. İnanılmaz kelime haznesiyle mükemmel tasvirler yapar. Geçen sene İsviçre de bir edebiyat festivaline katıldığımda gördüm ki Stefan Zweig’in eserlerini çevirenlere farklı bakılıyor.

Çeviri sürecinde belirli ritüelleriniz var mı?

Sevgi Tuncay: Bir oturuşta en fazla 4-5 sayfayı çevirebildiğimi, takıldığım bir yer olduğunda da hemen bırakıp, sonra günlük hayatımda kafamda sürekli o kısım olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca baştan sona iki-üç defa okuma yapmadan yayıncıya teslim etmem.

(2016)