Japonya’da, 1884 yılında, on yedi yaşına basan Yuko Akita, geleceği ile ilgili önemli bir karar alır. Şair olacaktır. Hem de babasının rızasına karşın… Şintoist bir rahip olan babası, şairliğin gerçek bir meslek olmadığını, olsa olsa bir hobi, bir uğraş olduğunu düşünür. Bu arada Meiji’nin saray şairi, Yuko’nun şiir denemelerinden haberdar olur. Şiirlerini okur ve onlarda takdire şayan bir duruluk bulur ancak ona şiirini yeni renklerle beslemesini ve bunun için de yüce sanat bilgini Soséki’yi bulmasını tavsiye eder. Yuko, kendisini büyüleyen ve oluşturduğu tüm haikuların esin kaynağı olan elementin, karın renklerini aramaya koyulur. Dağlardan geçerken bir şey keşfeder. Uzun yıllar bir buzun içinde hapsolmuş, berrak güzellikte Avrupalı bir kızdır bu. Oracıkta âşık olur ona. Soséki ise eski bir samuraydır. Yıllar sonra gözleri görmeyen bir ressam olur çıkar. Avrupalı kız ile Soséki arasındaki bağ, Yuko’nun arayışında ona rehberlik edecektir. Ancak Yuko yüce bilgiyi yalnızca bir kadında bulacaktır zira yalnızca aşk mutlak sanatı var edebilir.
Üstadı ile öğrencisinin arasında geçen diyaloglar, olayların kırılganlığı, geçmişin ışıltılı görüntüleri ve dilin kısalığı bu yeni anlatıyı tüm özünü aldığı haiku geleneğine ve estetiğine götürüyor.
Çeviren: Gürkan ÇİMEN
Dili: Fransızca
Durumu: Yayımlanmamış Çeviri