Gücün ve Korkunun, Yalnızlık ve Çaresizliğin, Aşkın, Ayrılığın ve İsyanın, Haremin Esir Kadınlarının, Padişah Abdülhamid’in Romanı…

Abdülhamid parkın içinden geçerken, önünde yürüyen harem ağası tüm canlıları kovalıyordu; elbette yalnızca insan olanları… Tüm zarafetiyle ceylanlar, kömür gözlü karacalar, kar beyazı keçiler onun yoluna çıkıyor; ondan korkup kaçmıyorlardı. Abdülhamid hayvanları seviyordu. Bahçesi dört ayaklı ve tüylü yaratıklarla doluydu. Hepsi onun ayak sesini tanıyor, ürkmeden ona eşlik ediyordu. Padişah böylece sarayına doğru yaklaşıyordu; korkusuzca yanında dolaşmaya cesaret edebilen yegâne canlılar eşliğinde… İlerleyen saatlerde bazı makam sahipleri, bu cesaretin yalnızca hayvanlara mahsus olabileceğini çok iyi anladılar. Hepsi Abdülhamid’in Jön Türklerle iş birliği yapmış olduğundan şüphelendiği kişilerdi. Sultan, nazırlarını ve kâtiplerini azletti; sürgün fermanlarına tuğrasını bastı. Her kim onun yüreğini yumuşatmaya cüret ettiyse, merhametsizliğinin kurbanı oldu.

Not: Mahlas kullanan yazarın ölüm tarihi belirsizdir. Telif koruma süresi dolmuş olabilir.

Çeviren: Çiğdem Canan Dikmen

İlk baskı: Yurt Kitap, 2005

Hangi dilden: Almanca

Bu bölümde yer alan bütün çeviriler için meslek birliğimiz yetkilendirilmiştir.

İletişim için: cevbir.org@gmail.com