İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından bu yıl beşincisi verilen Talât Sait Halman Çeviri Ödülü, Mathias Enard’dan “Pusula” çevirisiyle üyemiz Ebru Erbaş ve Leonid Andreyev’den “Kızıl Kahkaha” çevirisiyle Kayhan Yükseler arasında paylaştırıldı. 24 Şubat 2020 akşamı Salon İKSV’de düzenlenen törende Ebru Erbaş ve Kayhan Yükseler’e ödüllerini Doğan Hızlan ve Bülent Eczacıbaşı takdim ettiler. Ebru Erbaş’ın törende yaptığı konuşmanın metnini ve videosunu aşağıda görebilirsiniz.
EBRU ERBAŞ’IN ÖDÜL KONUŞMASI VİDEOSU
“Merhaba, büyük bir onur, çevirmenlik kariyerimin en gurur verici anlarından birini yaşıyorum. Aynı zamanda son derece heyecanlıyım zira çevirmenler münzevi insanlardır bildiğiniz gibi, sağ olsunlar bu vesileyle insan içine çıkmış oldum… Ama yine de birkaç şey söylemek istiyorum.
En başta İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’na teşekkür ederim. Sadece bu ödül için değil. İyi çevirinin desteklenmesine ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, bu ödül çok anlamlı ve değerli ancak İKSV kültür ve sanatın her alanında bizleri zenginleştiriyor, İstanbullu olarak kimliğimizin temel unsurlarından birine dönüşmüş durumda. Var edenlere teşekkür ederim.
Sayın Jüriye çok teşekkür ederim. Her biri değerli varlıklarıyla bu ödülü şereflendiriyor. Ama bilhassa emeklerini esirgemeden, titiz ve adil bir çalışma yürüterek bizlere gerçekten hak edilmiş bir ödülün gururunu yaşatıyorlar.
Yayıncım Can Yayınları’na teşekkür ederim. Çünkü Can Yayınları da yayıncılığın tüm güçlüklerine rağmen bizleri dünya edebiyatının en nitelikli örnekleriyle buluşturan en sağlam köprülerimizden biri.
Elimize dek ulaşan her kitap, üzerinde bir ya da iki kişinin adı olsa da aslında ciddi bir ekip işi ve bu ekibin her üyesinin ortaya çıkan sonuçta rolü var. Bu cümleden en başta değerli editörüm Sayın Cem Alpan’a çok teşekkür ederim. Beni yazar Mathias Enard’la ilk tanıştıran ve Enard’ı keşfettiği gibi aslında beni de çevirmen olarak naçizane “keşfetmiş” olan, kariyerimde çok büyük desteği olan, editörüm Ayça Sezen’e teşekkür ederim. Düzeltmenimiz Aylin Samancı Elmasdağ’a ve şahsında tüm ekibe teşekkür ederim.
Bugün çok fazla kötü çeviri olduğundan haklı olarak yakınıyorsak kanımca bunun asıl sebebi, ülkemizde çevirmenlerin mesleki haklarından ve sosyal güvenceden yoksun olmasıdır ve “örgütsüz emek, sefalettir”[1]. Bu bağlamda haklarımız için mücadele eden ve bize dayanışmanın gücünü yaşatan meslek birliğimiz Çevbir’e teşekkür ederim. Verdikleri mücadele, okurların da daha nitelikli çevirilere ulaşmasının yolunu açıyor.
Tüm çevirmenlere teşekkür ederim. Bu zorlu ama büyüleyici işte tutkumu paylaştınız için. Sizlerden öğrendim, sizlerden beslendim, sizleri kıskandım ve sizlerle yarışarak kendimi aştım. Bir İtalyan çevirmen şöyle demiş: “Sözler dünyayı dolaşır, dümende çevirmenler vardır.”[2] Buradan kaptanlara selam ederim.
Bu anlamlı vesileyle Türkçeyi bir yüksek edebiyat dili yapmış ulu ozanlarımızı, büyük yazarlarımızı şükranla anıyorum çünkü ben çeviri yaparken ne zaman tıkandığımı, yorulduğumu hissetsem Yunus Emre’nin divanını açarım, büyük şairlerimizi okurum. O an aradığım karşılığı vermezler ama bana Türkçenin gücünü ve büyüklüğünü hatırlatırlar. Ve kulağımı Türkçenin en güzeliyle doldurmuş rahmetli annemi ve babamı şükranla anmak isterim.
Ve son olarak, izin verirseniz, her şeye rağmen sevdiği işi yaparsa ve kimse görmese de en iyisi yapmak için çabalarsa mutlaka başarıya erişeceğini hatırlatması için ve bu süreçte hep yanımda olduğu için bu ödülü oğlum Sinan Çervatoğlu’na ithaf etmek isterim.
Burada olduğunuz için hepinize teşekkürler, keyifli okumalar dilerim.”
[1] Korkut Boratav
[2] Anna Rusconi