Söyleşi: Damla Göl

“Ütopistik ya da 21. Yüzyılın Tarihsel Seçimleri” ilk olarak 2001’de yayımlanmıştı ve siz bu yeni baskı için çevirinizi gözden geçirdiniz. Yıllar önce yaptığınız çeviriyi bugün tekrar okuduğunuzda neleri değiştirme ihtiyacı hissettiniz? Kendi çevirinizi redakte ederken nasıl zorluklarla karşılaştınız?

Taylan Tosun: Immanuel Wallerstein benim ilk göz ağrım. Küçük bir broşür kitap çevirdikten sonra ilk ciddi kitap çevirim, Wallerstein’in oldukça zor bir kitabı olmuştu. Ütopistik ya da 21. Yüzyılın Tarihsel Seçimleri kitabını da ilk kez bu bahsettiğim kitabı çevirdikten birkaç yıl sonra çevirmiştim. İnsan o zamanlar, yani daha acemi olduğunda kendine daha çok güveniyor. Belki bunda benim çevirmenlik mesleğine girişimin “memlekete entelektüel katkı yapma” gibi bir misyonla eşleşmesi de rol oynadı. Şimdi bu kitabı BGST Yayınları’ndan çıkarmadan önce şöyle bir bakarım, bazı yerleri düzeltirim ve kısa sürede işim biter diye düşündüm. Kazın ayağı öyle olmadı, epeyce bir uğraştım. Özellikle bazı yerler Türkçe ifadeler olarak akmıyordu. Düpedüz yanlışlar da vardı üstelik. Kısacası metinde bir kaynak dil “kokma” sorunu vardı. Tabii yıllar içinde insan tecrübe kazanıyor ve ifadeleri Türkçe söz dizimine göre daha kolay uyarlayabiliyor. Yine de çevirmenin kendi çevirisini redakte etmesi pek önereceğim bir şey değil. Yeterince dışardan bakamama sorunu yaşıyorsun ve redaksiyon gereğinden uzun sürüyor. 

Yeni bir çeviriyi kabul ettiğinizde, çeviriye nasıl hazırlanıyorsunuz? Bu Wallerstein metnini çevirmeden önce nasıl bir araştırma ve hazırlık süreci geçirmiştiniz?

Taylan Tosun: Ben Wallerstein’in epey bir kitabını çevirdim veya redakte ettim. Görüşlerini yakından tanıdığım, hatta kısmen benimsediğim bir yazar. Ütopistik’te öne sürdüğü tezleri daha önce başka kitaplarında geliştirmişti. Bu kitaptaki fark, daha önce geliştirdiği tezleri sosyolojik olgular ve gözlemlerle desteklemesi, başka bir bağlamda dile getirmesiydi. 

Fakat genel olarak söylemek gerekirse, yeni bir çeviriye başlayacağım zaman öncelikle kitabın en azından önemli bir bölümünü okuyorum ve yazar ne diyor, tezleri ne, bu tezleri nasıl bir çerçevede sunuyor, nasıl bir üslup kullanıyor,  kullanmaya meraklı olduğu kavramlar hangileri, bunları iyice anlamaya çalışıyorum. Ben sosyal bilimler kitapları çeviriyorum. Sosyal bilim kitaplarında bence asıl önemli olan yazarın ne dediğini iyice anlamak. Çevirinin kalitesi buna çok bağlı. Kaynak metinde anlamakta zorlandığınız terimler ve ifadeler doğal olarak oluyor ve bunları tek başlarına araştırdığınızda fazla ileri gidemeyebiliyorsunuz. Fakat bağlama, yani yazarın ne anlatmak istediğine iyice hâkim olursanız bu sorunları aşmanız da o oranda kolay oluyor. Sosyal bilim çevirmenlerine çevirecekleri kitabı henüz çeviriye başlamadan ayrıntılı olarak okumalarını öneririm.   

Ekonomi ve politika gibi geniş konularda söz söyleyen bu kitapta terminoloji konusunda nasıl çözümler ürettiniz? Yerleşik sosyal bilimler terimlerinin yanı sıra yeni karşılıklar da bulmanızı gerektiren durumlar oldu mu?

Taylan Tosun: Az önce söylediğim gibi Wallerstein’in epeyce kitabını çevirdim veya redakte ettim. Bu nedenle yazarın terminolojisine aşinaydım. Tabii zaman içinde Wallerstein’in kitaplarını çevirdikçe daha önce bulduğum karşılıkları değiştirdiğim oldu. Wallerstein’in oldukça kendine özgü bir terminolojisi vardır, örneğin kapitalist dünya-ekonomi, kapitalist dünya-sistem, merkez, çevre ve yarı çevre ülkeler, devletlerarası sistem, seküler eğilimler, çevrimsel eğilimler vs. Önceleri bu terimlerin nasıl çevrildiğini araştırmak için başka çevirmenlerin çevirilerine bakmıştım. Zamanla ve beraber çalıştığım diğer arkadaşlarla  birlikte terminolojiyi büyük ölçüde oturttum sanırım.

Sizce sosyal bilimler metinleri çevirisinde dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir? Alanın kendine özgü zorluklarından biraz bahsedebilir misiniz?

Taylan Tosun: Daha önce yeni bir çeviriye hazırlanmakla ilgili olarak sorduğunuz soruyu yanıtlarken buna değinmeye çalışmıştım. Tekrarlamak gerekirse, öncelikle kaynak metnin iyi anlaşılması, mantıksal örgüsünün iyice analiz edilmesi gerekiyor. Bu birinci ve bana göre en temel husus. İkinci olarak, Batı dillerinde sosyal bilim metinlerinin oldukça standartlaşmış bir dili var ve buna uygun olarak tek kelimelik kavramlar yerleşmiş durumda. Bazen Türkçede bu kavramları yine tek kelimeyle karşılamak mümkün olmuyor. Aslına bakarsanız sadece kavramlar düzeyinde değil, sıkışık ve standartlaşmış bir dili sosyal bilimler dilinin yeterince gelişmediği Türkçeye çevirirken de benzer bir sorunla karşılaşıyorsunuz. Ben bu zorluğun üstesinden bir süreden beri “açarak çevirme” diye isimlendirdiğim bir yöntemle gelmeye çalışıyorum. Yani Türkçeyi daha esnek kullanmaya, kaynak metinden ne anlıyorsam onu biraz anladığım gibi çevirmeye çalışıyorum. Buradan kitabı “tekrar yazmak” gibi bir şey önerdiğim anlaşılmasın. Fakat Türkiye’deki sosyal bilim çevirilerine bakarsanız, azımsanmayacak bir kısmını okurken zorlandığınızı görürsünüz. Bence bunun kaynağında metnin içeriğine sadık kalmakla biçimsel veya söz dizimsel anlamda kaynak metne bire bir sadık kalmak arasında yapılması gereken ayrımın yeterince yapılmaması var. Böyle olunca, sosyal bilimler kitaplarının daha az okunmasına biz çevirmenlerin de ister istemez etkisi oluyor. 

Teslim tarihlerini nasıl düzenliyorsunuz? Bir çalışma planınız, genelde uygulamaya çalıştığınız bir programınız var mı?

Taylan Tosun: Çevirmeye başlayacağım kitabı okuyup ardından çevirmeye başlıyorum, kendime buna göre bir takvim oluşturmaya çalışıyorum. Bazı sosyal bilim kitaplarını hızlı çevirirsiniz, bazılarında ise, özellikle zor diyebileceğimiz yapıtlarda çeviriniz başta planladığınızdan çok daha uzun bir süre alabilir. Çeviriye başlamak, biraz ilerlemek ve ona göre gerçekçi bir teslim tarihi vermek daha rasyonel sanırım. Tabii yayınevleri çevirmenin vereceği teslim tarihini değil kendi belirledikleri teslim tarihini esas alıyor. Bence bu her zaman doğru bir yaklaşım değil. Oysa yayınevleri özellikle içeriği yoğun sosyal bilim kitaplarında çevirmenle istişare ederek birlikte bir teslim tarihi belirleseler çok daha sağlıklı olur.

**

Not: Üyemiz çevirilerinde “Taylan Doğan” ismini kullanmaktadır.