SAVAŞ KILIÇ

Geriye dönüp bakıyorum da birkaç yazı yazmışım Türkçe çoğul hakkında. Ama hayranlığım bitmiş değil. 

Türkçede çoğul meselesi basit görünür ilk bakışta: İsimlere +ler/lar getirdiniz mi çoğuldur, getirmediniz mi tekil. Ayrıca sayı sıfatının peşinden gelen isim çoğul eki almaz, örneğin: 10 kaplan gücünde.

Eh, yanlış olduğunu söyleyecek halimiz yok. Fakat biraz eksik. Hangi bakımdan? 

1

Misal Dumas’nın 3 mousquetaires‘i kimbilir kaç kuşaktır “Üç Silahşörler” diye çevriliyor Türkçeye. Ve bence harika bir çeviri bu. Türkçenin lezzetini hissediyorum ben, ama bir yayınevi bu kitabı “Üç Silahşör” diye yayınladı. Yayınlar mı, yayınlar. Çevireni de yayına hazırlayanı da bilmiyorum, merak edip bakmadım. Dolayısıyla şahsi bir eleştiri olarak söylemiyorum, ama özellikle “Türkçede sayı sıfatlarından sonra isimler çoğul eki almaz” zannedilerek buradaki +ler atılmışsa hata edilmiştir, çünkü Türkçenin güzel ama henüz pek incelenmemiş özelliklerinden biridir bu: Kimi zaman topluluk ismi yapmak için “sayı sıfatı + isim + çoğul eki” kullanılır… – onlarca örnekten birkaçı: üç büyükler (hatta bazıları “dört büyükler” olduğunu iddia eder, benim de bir itirazım olmaz, ama “5 büyükler”i kabul etmem!), pamuk prenses ve yedi cüceler, yedigöller, yedi uyurlar, üç kafadarlar, Üç Aliler Divanı, kırk haramiler, vs. Ayrıca üçler, beşler, yediler, kırklar gibi grup adları bu ifade biçiminin iyice “daraltılmış” birer biçimi olarak yorumlanabilir. 

Bu tür kullanımların yanlış olduğu zannıyla müdahaleye uğramasına çeviri dışında bir örnek de verilebilir. Buyurun bir gazete yazısının başlığı: “’3 büyük’ ne kadar kollanıyorsa, Başakşehir o kadar kollanıyor.” Burada “üç büyük” tamlamasında bir eksiklik olduğu hissediliyor, çünkü “büyük” sıfatı belki başka bağlamlarda isim gibi kullanılabiliyor (“2 kişi oturup bir büyük [rakı] devirdik”) ama bu bağlamda tek başına isim olarak kullanılmıyor. Bu eksikliği telafi etmek için bir isim arıyor zihnimiz: “üç büyük takım ne kadar kollanıyorsa…” Buna karşılık “üç büyükler” dendiğinde bir eksiklik hissetmiyoruz, çünkü çoğul eki sayesinde burada “büyük”ün isim olduğunu hemen fark ediyoruz (çünkü Türkçede sıfatlar çoğul eki almaz). “Üç büyükler” dilbilgisi açısından yanlış olmadığı gibi, bu kalıbın anlaşılır bir yapısı da var: “büyük takımlar” tamlamasına sayı sıfatının eklenip “takım”ın yutulmasıyla (eksilti) kuruluyor: büyük takımlar > büyükler; üç büyükler. 

Demek ki sayı sıfatının peşinden gelen isme özel bir amaçla çoğul eki takılabiliyor: Çoğul eki birbirinden ayrılmayan üyelerin oluşturduğu bir topluluğu imliyor – tıpkı Athos, Porthos ve Aramis gibi.

2  

İkinci bahsime geçeyim: Türkçede çoğul eki iyelik ekinden önce gelir. Evet kahir ekseriyetle böyle olur: teyzelerim. Bunun anlamı aşikâr: Büyük teyzem Hatice, ortancası Zeynep, şu küçük de Fatma Teyzem. Ama konuşma dilinde bunun dışında kalan yaygın bir durum da var: İyelik eki takılmış akrabalık adlarının peşine çoğul eki getirmek. Örnek mi? Teyzemler. Bu kullanımı yanlış zannedenler çıkabilir. Ama tabii, sadece dilciler değil, dili seven herkes önce dilin sesine kulak verir. Teyzelerim ile teyzemler aynı anlama mı gelir? Elbette hayır: teyzemler çoğu zaman “teyzem + yakınları” demektir: teyzem, kocası, oğlu, kızı, belki kayınvalidesi ve görümcesi, hatta o gün onlarla birlikte olan başka şahıslar. Teyzemler geçen Cuma ateş almaya gelmiş gibi bir çay içip gittiler. 

Bu kullanımın bir de yerel, taşra ağzı diye tanımlanabilecek biçimi vardır: teyzemgil. Bu +gil’in Oğuz Türkçesinde görülen özel bir çoğul eki olduğu anlaşılıyor, kökeni konusunda rivayetler muhtelif; yani nereden geldiğini aslında kimse bilmiyor. İstanbul’da taşra Türkçesiyle konuşmak veya yazı diline taşra ağızlarından kalıplar sokmak makbul olmayabilir ama halamgil de “büyük Türkçe”de pek tabii yanlış bir biçim değil. Nitekim bilim dilinde hayvan ve bitki familyalarını anlatmak için bu eki kullanıyoruz ve bu da 1932’de başlayan dil reformunun bir meyvesi olsa gerek: köpekgiller, kedigiller, süsengiller… İlk başta +gil nispet (mensubiyet) eki olarak tasavvur edildiği için peşine çoğul eki takılmış ve bir ek yığılması oluşmuş, fakat bunu da artık geri çevirmenin imkânı yok – yani “galatımeşhur” sayılacak ister istemez.   

Bu işleviyle çoğul eki özel isimlere de getirilebiliyor: Aliler geldi (konuşma dilinde keza Aligil geldi de denebiliyor). Çoğul ekinin Türkçedeki bu kullanımı Batı dillerinden farklı bir durum sergiliyor; Türkçede isim, İngilizce veya Fransızcadaysa soyadı çoğullaştırılır: “Büyükannenin vefatı üzerine Brown’lar (veya Dupont’lar) yasta.” Bu tür kullanımlarda çoğul biçim temel işlevini yerine getirir, ismin aksine soyadı doğası itibariyle çoğul olmaya elverişlidir: Baba Brown, anne Brown, çoluk çocuk Brown’ların sayılması mümkündür. Buna karşılık Türkçedeki isim + çoğul ekinin gramer düşkünü sağduyuyu zedelemesi beklenirdi: Özel isim biricik bir varlığın adıdır, nasıl çoğul eki getirilir? Fakat burada kastedilen, çok ama çok büyük bir ihtimalle “Ali Keskin, Ali Birsen ve Ali Bingöl” gibi adı Ali olan üç kişiden oluşan bir grup değil, aksine “Ali ve arkadaşları”, belki “Ali ve sevgilisi” olduğu için konuşurken hiçbirimiz yadırgamayız bu kalıbı.*

Peki bu kullanımın İngilizcesi veya Fransızcası nasıl olur? Bir başka deyişle, ne tür ifadeleri bu kalıpla çevirebiliriz? Bu defalık onu siz bulun. 

 

*Yukarıdaki Üç Aliler Divanı örneğini hatırlayabiliriz, ama orada durum farklıdır: Hakikaten adı Ali olan üç kişi söz konusudur, bunun için de Üç Aliler Divanı denir.